“Doğal” ürün pazarının yanıltıcı olabilecek söylemlerinin ardı arkası kesilmiyor. Kullanıcıların kanserojen endişesinden kendilerine sektör yaratmaya çalışan markalar, yasalardaki gri alanları da kullanmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki kullanıcıların algılarının etrafında dolaşan yeni bir söylem görmeyelim.
Son dönemde ilginç bir söylem ortaya çıkmaya başladı.
“Ürünümüz yüzde bilmem kaç doğal kökenli”
Bu Söylem Neden Problemli?
Eğer satılan ürün %100 saf yağ vb. bir ürün değil de şampuan, temizleyici vb. bir ürünün üzerinde bu söylem var, aslında söylenmek istenen şu olabilir:
“Farkındaysanız %90 doğal içerik demiyor.
%90 doğal kökenli içerik diyor”
Yani içerik eskiden doğalmış. Sonra o doğal içerik üretim ortamında işlemden geçmiş. Artık doğal değil.
Mesela, ağaç ya da pamuk eskiden doğalmış. İşleme sokup kağıt para haline getirmişler. Artık para haline dönüştüğü için doğal değil.
Paranın kökeni doğal mı? Evet.
Kendisi doğal mı? Hayır.
Doğal olan her zaman daha iyi değildir. Doğal olanın kullanıcıya zarar verdiği ama sentetik olanın vermediği birçok durum var. Bilinçli tüketiciler olursak, markaların bu yanıltıcı olabilecek söylemlerine de aldanmayız.